|
"Kadını güzel yapan şey ne saçı, ne vücudu, ne de kaşı gözüdür. Kadını asıl güzel yapan sevgisini paylaşabilmesi, fedakârlığı, karşılık beklemeden verdiği emeği, sınırsız sorumluluğu, toplumsal duyarlığı, barışçıl olması, engin anlayışı, sadakati, kalbini de katarak kullandığı aklı ve ana olma özelliğidir."
SONGÜL DÜNDAR
Aslında biz ulus olarak hayvan severiz.
Niye mi?
İşte kanıtı:
Sevdiklerimiz için şiir yazmaz mıyız?
Tutkularımızı ve sevdalarımızı türkülere dökmez miyiz?
Bunu hayvanlar için fazlasıyla yapmışız.
Hayvanlara olan sevda türkülerimiz hiç tükenmemiş.
Güvercini melek bilmiş ve şöyle demişiz.
Üç beyaz güvercin olsam
Çadırın dalına konsam
Turnalardan yâre haber göndermişiz.
Allı turnam bizim ele varırsan
Şeker söyle kaymak söyle bal söyle
Köy Enstitüleri, yurdun neredeyse tamamının öğretmensiz olduğu gerçeği göz önüne alınarak, Atatürk?ün görüşleri ve uygulamaları doğrultusunda, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından ve İsmail Hakkı Tonguç?un çabalarıyla köylerden ilkokul mezunu zeki çocukların bu okullarda yetiştirildikten sonra yeniden köylere giderek öğretmen olarak çalışmaları düşüncesiyle kuruldular. Cumhuriyet öncesi geleneksel öğretmen okullarında yetişmiş öğretmenler için köylerde öğretmenlik yapmak, severek yapılacak bir görevden daha çok, zorunluluk olarak algılanıyordu. Şehir koşullarında yetişmiş çocukların öğretmen olanlarından gönüllü gideceklerin sayısı da yeterli değildi. Oysa okuma yazma oranı Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda % 5 bile değildi.
Cumhuriyetin ilk yıllarında başlayan, altı ve sekiz aylık eğitmen kursları, köyleri yüz yılların karanlığından kurtarmak için bir ümit, eğitmenler de ?köye ışık taşıyacak köylüler? olarak görülüyordu. Bu kurslarda binlerce eğitmen yetiştirecek ve bunlar dağ yamaçlarında, derin vadilerde ve yüksek ovalarda bulunan az nüfuslu köylere on yıllar boyunca eğitim ışığı götüreceklerdi.
Köylere yerleştirilen bu eğitmenler, bizzat Bakan ve Müfettişler tarafından sürekli denetleniyorlar ve kursta tamamlayamadıkları eksiklerini, gezici başöğretmenlerin bilgilerinden de yararlanmak suretiyle, kendi kendilerine çalışarak telafi ediyorlardı.
Cumhuriyetin ilk on yılında başlayan kültür devrimleri döneminde, Anadolu insanının dil yönünden, tarih yönünden, ideoloji yönünden Atatürk?ün gösterdiği ilkelere, yeni devletin ana prensiplerine göre eğitilmesi, bütün devrimlerin köylerde de uygulanması isteniyordu.
Ancak; köycülük çalışmaları da Anadolu köylerinin yerleşme özelliklerini ve çeşitli büyüklüklerde 40.000? den fazla köysel yerleşme biriminin varlığını ortaya çıkarıyordu. Bu kadar dağınık birimlere devlet hizmetinin götürülmesi çok zor olacaktı. Türk köylerinin bu durumu, Tarım Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı?nda sık sık söz konusu ediliyordu. Türkiye, bu kadar çok köye, devlet hizmetlerini götürmek için yeni bir yol bulmalıydı.