|
"Kadını güzel yapan şey ne saçı, ne vücudu, ne de kaşı gözüdür. Kadını asıl güzel yapan sevgisini paylaşabilmesi, fedakârlığı, karşılık beklemeden verdiği emeği, sınırsız sorumluluğu, toplumsal duyarlığı, barışçıl olması, engin anlayışı, sadakati, kalbini de katarak kullandığı aklı ve ana olma özelliğidir."
SONGÜL DÜNDAR
Kuva-yi Milliyeci,
Cumhuriyet Gençliği,
Altmış sekiz Kuşağı,
Yetmiş sekiz kuşağı,
Devrimci Gençlik,
Ülkücü Gençlik,
Üniversite Gençliği,
Liseli Gençlik?
Adına ne denirse densin, hangi yıllara göre adlandırılsa adlandırılsın; bu gençliğin tamamını bir tek ad altında ifade etmek mümkündür. Atatürk Gençliği?.
Hani seslenmiş ya Atatürk??Ey Türk Gençliği!? diye? İşte o gençlik?
Hani ?Gençliğe Hitabe?nin son cümlelerinde hançeresi yırtılırcasına ünlemiş ya! ?Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.? İşte o gençlik?
Selim?in düzünde
Benler yüzünde
Sürme gözünde
Öldürdü beni
Şahin Karaşahin?i hatırladınız değil mi?
En azından orta ve üst yaş kuşak için!
Haydi, biraz daha yardımcı olayım.
Bir dörtlük daha?
Bir kuş olaydım
Selim?e konaydın
Yarimi göreydim
Başına döneydim.
Genç kuşak için; Üstad Şahin Karaşahin?i tanıyalım.
Kars Radyosu?nun ?Serhattan Sesler? Korosu, Şahin Karaşahin?nin kurduğu bir koro?
Özgürlük,
Özgür Basın,
Basın Özgürlüğü,
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü?
Bu ifadeler kimi ülkeler bakımından içi doldurulmuş anlamlı kavramlardır. Kimi ülkeler için ise; lafın gelişi ifadelerdir.
Dünya gazetecilik literatürüne ?özgürlük? günü olarak not düşülen 3 Mayıs dünya gazeteciliği açısından özellikle Irak, Afganistan, Filistin gibi ülkelerdeki savaşlar nedeniyle gazeteci ölümleri ve zor çalışma koşulları altında geçerken, Türkiye?de ise; basının bağımsız ve özgür kimliği tartışmalı halde duruyor. Buna rağmen biz yine de ?Basın Özgürlüğü? anlamında tarihi süreçlere göz atıp, tespitlerimizi yapmaya çalışalım.