|
"Kadını güzel yapan şey ne saçı, ne vücudu, ne de kaşı gözüdür. Kadını asıl güzel yapan sevgisini paylaşabilmesi, fedakârlığı, karşılık beklemeden verdiği emeği, sınırsız sorumluluğu, toplumsal duyarlığı, barışçıl olması, engin anlayışı, sadakati, kalbini de katarak kullandığı aklı ve ana olma özelliğidir."
SONGÜL DÜNDAR
İster çok yaşasın ister az...
İster pir ihtiyar olup ölsün, ister civan...
Bu toprağın ozanları mutlaka bir iz bırakır.
İşte onlardan biri...
Yirmi beş yaşında ölen ÂŞIK Hıfzı...
1893 yılında Kağızman'da doğdu Asıl adı Recep'tir. 4 yaşında medrese eğitimi görmeye başladı. Beş yıl içinde kur'anı'ı ezberleyerek hafız oldu. 15 yaşından itibaren çevresindeki çocuklara Kur'an dersi vermeye başladı.
Küçük yaşlarda şiire ilgi duyan Hıfzı,
Kendi adından çok Hafız adıyla bilinir. Kendisi de bunu zamanla Hıfzı biçimine döndürerek mahlas olarak kullandı.
Dönemin bilinen âşıklarından Kağızmanlı Yusuf Sezai'den bağlama çalmayı öğrenen Hıfzı, ayrıca alışılagelmiş bu geleneğin dışında tef ve kaval çalmasıyla da bilinir. Önceleri ezberleyip söylediği eski usta malı şiirlerin yanı sıra kendi şiirlerini de yazmaya başladı.
İnsanı diğer canlılardan farklı kılan insan olarak doğmasıdır.
İnsan olarak doğmak, insan olmak için yeterli midir?
İnsan olarak doğmak, Allah?ın lütfu; insan olmak ise görevimizdir, kendimize ve topluma karşı olan sorumluluğumuzdur.
Önemli olan ?insan doğmak? değil, ?İnsan olmak?tır.
İnsan olmak ne demektir?
Kimi uzun yaşadı?
Verim alınabildi.
Kimi en verimli çağında öldü.
Âşık Fazıli de oldukça genç yaşta ölen ozanlarımızdandır.
Bayramlar, sevinç ve mutluluğun ifadesidir.
Bayramlar, umutların tazelendiği gündür.
Bayramlar, ailenin öneminin vurgulandığı gündür.
Bayramlar, özlemlerin son bulduğu, küskünlerin barıştığı gündür.
Bayramlar, sevgilerin mutlulukların paylaşıldığı gündür.
Her bayram geldiğinde geçmişe özlem duyularak ?Nerede o eski bayramlar? sorusu toplumda hep sorulur. Demek ki geçmişteki gibi bayramları yaşayamıyoruz.